ddrlpddrlpddrlpddrlp
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Portfolyo
  • Hizmetler
  • Blog
  • İletişim
  • Art_hitecture
  • Tr
    • En
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Portfolyo
  • Hizmetler
  • Blog
  • İletişim
  • Art_hitecture
  • Tr
    • En

12/2011 IABA 2011 Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali Değerlendirme Toplantısı / Mimarlık Forumu 2/ 21-22 Aralık 2011

Aralık 8, 2011 bogachan 0 Comments
güncel / etkinlik

deneysel mimarlık işleri oturumu/ 21.11.2011

konuşma metni özeti:
(IABA 2011) Mimarlık Bienali’ne Bakanak
I

Soru (lar): Bienal nedir ve neden yapılır ?

Bazı kavramlar/araçlar yaygınlaştıkça ve zaman içinde evrildikçe yeni anlam katmanları kazanarak farklı içeriklerin taşıyıcısı/temsilleri oluverirler. İtalyanca “her bir diğer yıl “ anlamına gelen, 1895’den bu yana başta sanat olmak üzere dünyada yaygınlaşan bir organizasyon biçimi olan ‘Bienal’ler için de aynı yorum yapabilir.  ‘Bienal’ler;  I. ve II. Dünya savaşları sırasında modern dünyadaki sanat tartışmalarının iç dinamiklerini korumak için var olan ve uluslararası boyuta taşınan bir iletişim platformu olurken; soğuk savaşın bitimine rastlayan dönemde  büyük çokkültürlü sergi olgusunun yükselmesi  ile  yeni bir içerik kazanmaya başlar. Müzeler, şirketlerin çalışma modellerini içselleştiren  ve etkinlikleri giderek daha ticari bir hal alan sanat merkezli bu gelişim; kuramla ve politikayla uğraşan sanatın yerini  küresel pazarda  yer kazanmak için ticarileşen,  anlam dünyasını herşeyi kapsayacak şekilde genişleten sanat için uygun bir zemin oluşturur.  Zamanla uluslararası bienaller de yeni pazar arayışıyla dünyanın dört yanına saldıran iş dünyası gibi, küratörlerin pazar arayışına çıktıkları; kültürel farklılıkların kolay metalaştırıldığı en uygun ortamlara dönüşürler.  Küreselleşme iddiası taşıyan şirketler de, sponsorlukları sayesinde hem bu yolda kendi meşruiyetlerine destek olurlar hem de iki tarafın da birbirlerinin markalaşmasına  destek olacak kazan-kazan oyunu oynarlar.  Bugün, bienallerin dünya kenti olma hevesindeki bir kentin sahip olması gereken motivasyonlardan biri haline dönüşmesi, bu anlamda şaşırtıcı olmasa gerek. Sanat, küresel piyasada yer kapabilmek için kapışan bir kentin kendini ispatlama aracına dönüşür. Uluslararası Bienaller bir başka deyişle çağımızın neoliberal politikalarının, küresel pazar içindeki hareketi içinde sanat için uygun görülen özgürlük alanını ya da sanatın görünür yüzü için gerekli ortamı temsil eder hale gelir.

Peki, bir meslek alanının kendi korunaklı dünyasının görünmeyen boyutlarının geliştirilmesi, tartışılması ve paylaşılmasının ortamı olma iddiası taşıyan ‘mimarlık bienalleri’  için de aynı durumdan bahsedebilir miyiz?  Zamanın aynı etken koşulları içinde yer aldığı, aynı organizasyonel formu kullandığı ve ortak bir motivasyondan beslendiği düşünülürse;  olsa olsa bu içeriği ve işlevi sanat bienalleri kadar kazanıp kazanmadığını ya da kazanıp kazanamayacağını konuşabiliriz herhalde…

Bu yıl, 12’ncisi gerçekleşecek İstanbul  Bienali’ne eşlik edecek olan ve Antalya’da ilki gerçekleşecek bir  Mimarlık Bienali hayata geçiyor. İstanbul,  Türkiye’nin küresel pazarda nasıl kültür, sanat ve ekonomi vitrini ise; Antalya da turizmin vitrini kabul edilir. Görünen odur ki, Antalya kentinin turistik alt merkezleri için bir transfer noktasına dönüşmüş olması ve kentin-kentlinin zenginliklerinin değil, kentteki otellerinin zenginliklerine hizmet eder duruma gelmiş olması, bu nedenle de kendi kentsel dinamiklerini göstermek için yeni araçlara ihtiyaç duyması kaçınılmaz bir hal almıştır. Bu daha uzun bir yazının konusu olsa da uzatmadan sözümüzü bağlayalım: evet bir “Mimarlık Bienali” iddiası, hem de Türkiye’nin ilk mimarlık bienali organizasyonu sadece mimarlık adına yapılmış bir adım olarak algılanmamalı, okunmamamalıdır.

II

Soru (lar): “Neden bienalde iş üretiyorsun ve ne yapıyorsun ?”

Mimarlık bienali,  öte yandan anonim mimarlık/yapı üretimi kültüründen ve faaliyetinden ayrı, entellektüel bir uğraş/ilgi alanı olarak, hatta belli bir gruba ithaf edilerek;  kendi meslek üretimi dünyasından yalıtılarak algılandığı/algılanacağı (ve hatta bunun tercih edileceği) muhtemel bir ortamda gerçekleşiyor olsa bile; bienalin ‘varsayılan’ olarak, ne olduğu, nasıl algılandığı ve nasıl araçsallaştığı gibi anlam yüklerinden arındırılarak,  potansiyel olarak ‘ne’ye/’ne’ lere aracılık edebileceği fikri; hem sınama hem de sınanma anlamında kuşkusuz çok cezbedici görünmektedir.

Hem de daha ilkinde bu kadar çok “varsayılan” üzerine yüklenmişken bu yüklerden arınmış  bir ‘istisna’ ne kadar üretilebilir sorusu daha da kıymetlenmektedir.  Duyular, görülür ve algılanırlığını doğrudan sokaktan alan, ortalıkta olmakla ve doğrudan temas edilebilirlikle kendi değerini kazanan bir ürün mümkün müdür gerçekten?

BAKANAK ürün metninden alıntı:

“ Şu anda BAKANAK içinde yer alıyorsunuz;

Bulunduğunuz nokta; farklı çağ ve medeniyetlerin biriktirdiği yapısal mirasın birbirleriyle bağlarının sizin gözleriniz aracılığı ile yeniden inşa edilebileği bir nokta:

M.S. 130 yılında Roma İmparatoru Hadrian’nın Antalya’ya ziyareti sebebi ile inşa edilmiş Hadrian Kapısı (Üç Kapılar); kapının iki tarafında,  kapı ile aynı zamanda yapılmadığı bilinen, güneydeki Julia Sancta Kulesi olarak anılan, kuzeydekinin ise alt kısımları Antik Çağ’a ait,  üst kısmının Selçuklular zamanından kaldığı bilinen, süslemesiz blok taşlardan yapılmış iki kule; kapının ardında da Helen Devri temelleri üzerine inşa edilmiş, Roma, Selçuklu, Osmanlı yaşantısının birbiri üzerine katlanarak XIX. yüzyılın sonlarına kadar gelişmiş eski Antalya… Bir diğer tarafta da  yıkılmış Karakaş Camisi’nin çeşitli tarihi dönemleri simgeleyen değerlerle, yakın dönemin yapıları arasında mimari ve kentsel tasarım boyutlarında uygun bir bütünlüğünün sağlanması amacıyla 1991-2002’ ler arasında titizlikle yeniden inşa edilmiş hali…

Bakanak ise tüm bu katmanların aksında ve kesişiminde yer alan,  3 km çapında bir alanda izlerini sürebileceğiniz bu tarihsel katmanların birbirileri ile bağlarını keşfetmenizi ve ilişki kurmanızı sağlayacak bir araç:

… 1800 yılda ayağınızın altında birikmiş 2.5 m’lik toprak dolgunun olmadığını, İmparatorun arabası ile kente girişini hayal edebilir; farklı dönemlerde muntazam kesilmiş taşlarla yapılmış kapı ve kalenin taşları ile karşısındaki caminin ona tezat oluşturacak kadar farklı, onunla yarışma içine girmeden, mütevazi ve tasarruf içinde olma haline bakıp, farklı ‘zaman ve kültür’ anlayışlarını düşünebilir; ‘taş’ dediğimiz aynı malzemenin birinin şavaş ve güç ölçeğinde diğerinin insan ve dini anlayış ölçeğinde nasıl form bulduğunu anlamaya çalışabilirsiniz… Yeni bir cami olmasına karşın neden her yerde görmeye alıştığımız tarihselciliği bir kılıf gibi kullanan o Sinan kopyası betonarme camilere benzemediğini,   neden caminin kubbesinin bakırla kaplanmak yerine,  geleneksel kiremit ile kaplandığını, kubbenin tepesinde niye havalandırma-ışık çatı feneri olduğunu sorabilir, bunların bilgisine hemen oracıkta yanıt bulabilir, hangi iklim ve kültürde yapı yaptığını unutan bugünün imar anlayışına, kötü yapılı çevreye bilinçli bir eleştiride bulunabilirsiniz. Gözleriniz başka gözlerin göremediği kim bilir daha neler keşfedecek?

“Yeni manzaralar keşfetmek yerine yeni gözler geliştirmeliyiz.” Marcel Proust” 

Mimarlık Eğitimi ve Mimarlık Mesleğine Yansımalar Paneli: 22.11.2011

boğaçhan dündaralp konuşma notları:

Mimarlık Eğitimi ve Mimarlık Mesleğine Yansımalar Paneli:
etkinlik videosu için tıklayınız. #1/4
etkinlik videosu için tıklayınız. #2/4
etkinlik videosu için tıklayınız. #3/4
etkinlik videosu için tıklayınız. #4/4

IABA Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali Değerlendirme Toplantısı Etkinlikleri:
programı için tıklayınız.
etkinlik haberi için tıklayınız.
etkinlik sonrası haberi için tıklayınız.
Deneysel mimarlık isleri oturumu boğaçhan dündaralp konusma ozeti pdf’i için tıklayınız.
Mimarlık Eğitimi ve Mimarlık Mesleğine Yansımalar Paneli-konuşma özeti pdf’i için tıklayınız.

  • Son Yazılar

    • 22/12: KYDNOS Tarsus Waterfall | Turkey / Archdaily
    • 22/12: bi-özet sektörün 2022 özeti / 2022 mimarlık sohbetleri serisi / Boğaçhan Dündaralp/ddrlp mimarlık ( en çok izlenen video)
    • 22/12: İklim Krizi ve Mimari / artdog istanbul / Boğaçhan Dündaralp
    • 22/10: First Hand Deneyim Festivali: Boğaçhan Dündaralp Lusid Atölyesi 16.10.2022
    • 22/10: Commons & Communities / Global Architectural Exhibition and Seminar Program (5&6 October) / Ilya’s Kuzguncuk Gardens
  • Arşivler

    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Ekim 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Aralık 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Mayıs 2021
    • Mart 2021
    • Aralık 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ağustos 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Ocak 2019
    • Ekim 2018
    • Haziran 2018
    • Şubat 2018
    • Haziran 2017
    • Mayıs 2017
    • Aralık 2016
    • Eylül 2016
    • Ağustos 2016
    • Haziran 2016
    • Mayıs 2016
    • Şubat 2016
    • Aralık 2015
    • Kasım 2015
    • Ekim 2015
    • Eylül 2015
    • Ağustos 2015
    • Temmuz 2015
    • Haziran 2015
    • Nisan 2015
    • Mart 2015
    • Şubat 2015
    • Aralık 2014
    • Kasım 2014
    • Ekim 2014
    • Eylül 2014
    • Ağustos 2014
    • Mayıs 2014
    • Nisan 2014
    • Mart 2014
    • Şubat 2014
    • Ocak 2014
    • Aralık 2013
    • Kasım 2013
    • Eylül 2013
    • Temmuz 2013
    • Haziran 2013
    • Nisan 2013
    • Şubat 2013
    • Aralık 2012
    • Kasım 2012
    • Ağustos 2012
    • Aralık 2011
    • Kasım 2011
    • Ekim 2011
    • Eylül 2011
    • Ağustos 2011
    • Temmuz 2011
  • Kategoriler

    • 'arkitera/diyalog' tartışmaları
    • 'ortaya' tartışmaları
    • akademik
    • basılı medya
    • dijital medya
    • güncel / etkinlik
    • hakkındaki yazılar
    • jüri üyelikleri
    • kitap
    • konuşmaları
    • ödül
    • proje
    • sergi
    • söyleşi
    • tez
    • Tv-video-yayın
    • unused
    • ve diğerleri
    • verdiği eğitimler
    • yayınlanmamış
    • yazıları
  • Meta

    • Giriş
    • Yazı beslemesi
    • Yorum beslemesi
    • WordPress.org
ddrlp
Rethinking Architecture

This site uses cookies. By continuing to browse the site, you are agreeing to our use of cookies.
OK Learn More