2006/08: TMÖB niye ödül aldı? / görüş-tartışma
TMÖB niye ödül aldı?
Az sonra okuyacaklarınız geçmişten gelen bir soruya yanıt arayışı. Geçmişten gelen diyoruz çünkü TMÖB’e Ulusal Mimarlık Sergisi-Mimarlığa Katkı Ödülü 1998’ de verildi. Neden? Böylesine çözük bir organizasyon nasıl böyle bir ödül alabildi? Kapanmamış bir dosyanın izini sürüyoruz ve buradan ilan ediyoruz; okuyacaklarınız yazılacak olası bir TMÖB kitabının başlangıcıdır.
Çok kısa tarihçe
Avrupa Mimarlık Öğrencileri Buluşması (EASA) Ürgüp ayağından sonra bu buluşmayı düzenleyenler arasında benzer bir buluşmanın niçin Türkiye Mimarlık Öğrencileri arasında da yapılamayacağı sorusu, Gökçeada Tepeköy’de 1993 yazında yapılan ilk buluşmayla sonuçlandı. Ertesi yıl Kütahya Çavdarhisar’da, daha sonra Kıbrıs Kantara’da ve 96 yılında Kalkan’a yakın bir köy olan Çayköy’ de buluşuldu. Aynı yıl Kilyos’da yapılan ilk kış buluşmasının ardından Sinop Sarıkum ’97, Edirne Karaağaç kış ve Kayaköy ’98 buluşmaları geldi. Adana Ceyhan’daki eski radar üssünde gerçekleşen kış buluşmasından sonra 99’da Kastamonu Küre yakınlarında bir köyde buluşuldu. TMÖB adıyla yapılan son buluşma Ulusal Mimarlık Öğrencileri şeması içinde 2002 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde gerçekleşen Buluşma 7.5 oldu.
Hani bazı sorular vardır, en hazır-cevap olanlar için bile yanıtlanması, açıklanması çok da kolay olmayan; en azından yalnız başına verilecek her cevabın bir yanıyla eksik kaldığı. TMÖB’ün neden ödül aldığı sorusu da bunlardan biri.
Aslında sorunun, soruyu soranın rahatlığından kaynaklanan bir yapısı da yok değil. Çünkü böyle bir sorunun sorulabilmesi belli arkaplan notlarının halihazırda bilindiği ön kabulüne dayanıyor. Yani bu soruya cevap verebilmek, bir bakıma daha net tanımlar içeren bazı alt soruların cevaplarını bilmeyi gerektiriyor. Bu noktada sözlüğe başvurmakta bir sakınca yok:
TMÖB [Türkiye Mimarlık Öğrencileri Buluşması]
Genellikle yaz aylarında düzenlenen ve başka türlü birbiriyle karşılaşma ihtimali olmayan mimar adaylarının, her yıl yurdun yeterince acayip bir başka köşesinde ve yaklaşık onbeş gün süresince birlikte çalışıp paylaşmalarına olanak tanıyan, nezih olmayan ortam. (bkz. ilk buluşma; bkz. Gökçeada’93; bkz. EASA)
Ödül [Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri]
Meslek örgütü tarafından düzenlenen çok amaçlı seçki. (bkz. 6. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri; bkz. Mesleğe Katkı Ödülleri; bkz. 1998)
Bu iki madde bile, henüz cevaplanmamış olmasına rağmen soruyu daha anlaşılır kılması bakımından önemli. Şimdi baştaki soruyu yeniden formüle etmek lazım:
-Türkiye Mimarlık Öğrencileri Buluşması’ na neden Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Mesleğe Katkı Ödülü verildi?
Bu sorunun açılımlarına ulaşmak için aşağıdaki sorular ve verilebilecek çeşitli cevaplar önemli.
[Buluşan] Kim?
Katılımcıları her yıl değişen buluşmada Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerin mimarlık bölümlerinde okuyan öğrenciler, eğitim alınan kurum, gelecekte mimar titrini verecek meslek örgütü ya da herhangi bir diğer kurumsallaşmış yapının isteği, yönlendirmesi, baskısı olmaksızın akla zarar bir şekilde biraraya geliyor. Bu biraraya gelişin / kalkışmanın belki de en garip tarafı, eylemin kendiliğindenliği.
[Buluşma] Ne Zaman? / Nerede [Buluşuyoruz]?
Önceleri sadece yaz, sonraları hem yaz hem kış aylarında, Türkiye’nin dört bir yanında -hatta Kıbrıs’ta- ama hep zor ulaşılan, gizli-saklı, olmadık yerlerde
Buluşma ne idi?
Bir yaz kampı mıydı? Gençlik enerjilerini boşalttığımız, zamanı yavaşlatıp bedenlerimizi yaydığımız? Mimarlığın formel zeminlerine aykırı olmak için bir araya gelen toplumdışı özentileri miydik? Mimarlık eğitimini dönüştürmeye bayrak açmış kofti devrimciler mi? Rutin içinde bir aralık yaratıp “yol”dan çıkmaya imkan tanıyan bir ayna-mekan mıydı buluşma?
Buluşma neyi sağlıyordu?
Buluşma, bir karşılaşma ortamının koşuluydu her şeyden önce. Sığlıklarımızı ve derinliklerimizi keşfettiğimiz, bunlarla yüzleştiğimiz bir ortamdı. Birbirinden farklı okullarda, kendi kendimize yarattığımız ya da yarattığımızı sandığımız küçük, kişisel mimari dünyalarımızı başka başka dünyalarla karşılaştırma imkanı edindik, mimarlığın ne olduğunu değil belki ama en azından mimarlık eğitiminin ne tür uzanımları olabileceğine, bu eğitimin hangi farklı zeminlerden ne şekilde dolaylı ya da dolaysız beslenebileceğine dair izlere, izleklere açtık bedenlerimizi ve zihinlerimizi. Sadece mimarlık bilgilerini değil insana dair her türlü durumun deneyimlenme zeminiydi buluşma: gerilim de oldu, çatışma da, üretim de, paylaşım da, eğlenme de, dostluk ta, aşk ta, hastalık ta: steril olmayı hedeflemedi buluşma.
Buluşmaya dahil olmanın ayrıcalığı fiziksel olana değil iradi olana dairdi ve tamamen kişiye özeldi, elitist değildi, bir tür kapalı sosyal klüp “ayrıcalığından”uzaktı. Zihinlerimizi ve bedenlerimizi alışkanlıklardan sıyırabileceğimiz bir ortam kurmaya yönelikti; o alışkanlıkları sürdürmeye hatta geçici olarak yoğunluğunu arttırmaya yönelik bir konfor kurmaktan çok yapay çevrelerimizden çıkarak, doğal hatta neredeyse arkaik bir yaşantının zamansallığına kendimizi gönüllü olarak teslim ettiğimiz bir yoksunluk talebiydi. Ancak bu yoksunluk, yoksulluğun tadına bakmaya yönelik popülist bir pseudo-deneyden uzak bireyselliklerimizi zenginleştirmeye dair bir talepti. Koşullar anlamında herkesi eşitleyen bir yoksunluktu ki bu yoksunluk sayesinde estetize etmeden üretmenin ne olduğunu gösterebildi buluşma.
Bedensel kalabalık değil iradi bir topluluktu buluşma. Bireysel iradelerin tanımsız bir ortak duyguyla ve çıkarsız, çıplak bir istekle, kararlaştırılmış bir yerde bir araya geldiği ve sonra da kendi tekil rutinlerine geri döndüğü bir durumdu. Bir zaman dilimi içinde geçerli olan ve sonrasında kişisel tarihlere karışan bir enerji, bir eriğikti. Bu şekilde, kurumsallaşmaya daha doğrusu kurum bağlamaya karşı mesafeli durmaya çalıştı. Kurum dostu olmadı belki ama kurum düşmanı da değildi. Kurumları mümkün olduğu oranda ikna etti ve kullandı sadece ama hiçbirinin güdümüne girmeye çalışmadı. Ne bir ütopya olmaya öykündü ne de bir “mülksüzler” distopyası olmaya.
Ne içindi buluşma?
Yaşam içinde birbiriyle karşılaşma ihtimali olmayan anonim-kişileri de isim-kişi ya da idol-kişileri de yan yana getirdi, zihinlerini birbirine gösterdi, değiştirdi, dönüştürdü, savurdu. Kendini göstermeye can atan, pornografik ego ile sakinlik ve irade içeren örtük, erotik egonun ayrımlarını fark ettirdi. Kendinden menkul, züppelik veya taşralılık diye ağızlara sakız olmuş mitik ayrımların yapaylığını sergiledi: herkes her yerde kendi imkanları kadar varken o imkanları genişletmeye yönelik katalizörler sağladı. Cevaplarla değil yeni sorularla döndük buluşmadan.
Buluşma’ nın anlamı ne?
Gündelik hayatımızda SSS (sıkça sorulan sorular) kapsamında yer alan bir sorudur “ hangi okuldan mezun oldun “ sorusu. Gökçeada (1993) buluşması ile başlayan (1998) Kayaköyü buluşmasına kadar hayatımızda önemli bir yer eden TMÖB (Türkiye Mimarlık Öğrencileri Buluşması)’den sonra bu sorunun yanıtı bizim için kolay yanıtlanan bir soru olmaktan çıktı. Diğer taraftan da Mimarlık eğitiminizin diploma alınan mimarlık okulundaki eğitimle ölçüldüğü bir ortamda bu ‘yanıt’ın ifade edilmesi daha da önem kazandı.
Mimarlık eğitimimizde en önemli kırılma noktasıydı kuşkusuz Gökçeada. Bizi tutan zincirleri hissettiğimiz, sonraları da o zincirlerden kurtulamasak bile onları kendimiz için kullanabileceğimiz bir bakma biçimi edindirdiği bir ortam olmuştu.
Şöyle insanların buluştuğu bir ortam düşünün:
“ Farklı yerlerde yaşayan, farklı eğitimler alan, farklı yeteneklere sahip, farklı bilgilerle donanmış, farklı geleceklere sahip aynı insanlar…”, “bir araya gelebilmenin imkanlarını ve ortamlarını kendileri yaratan insanlar…”tüm yakıtlarını ‘istemek’ arzusundan alan insanlar…”, “şikayetlerini konuşarak değil, buluşarak, üreterek dönüştüren insanlar…”, “çok olduklarını sanan, kendini daha çoğaltmak için iletişen, diğer taraftan da ‘ne kadar az’ oldukları başkaları tarafından işaret edilen insanlar”, “ birileri tarafından biraraya getirilen değil, ortam sayesinde kendi gibi olanı bulan insanlar”, “üretirken birbirini tanıyan, ortaklığını keşfeden, insanlar…”,” gönüllü olunmadıkça buluşmanın bir değerinin olmadığını anlayan insanlar…”, “ bu yüzden sürekliliğin organizasyonla değil, o ortak duyguyla yapılacağına inanarak kurumsallaşmaya direnen insanlar…”, “pahalı, konforlu organizasyonların bir çuval para harcayarak biraraya getiremeyeceği, o ortamın heyecanı ile cebinden paralar harcayıp gelen farklı disiplnlerden insanlar…”
Buluşmalar paralelinde mimarlık eğitiminiz olduğunu düşünün :
“Sırt çantanızla nerede kalacağınızı düşünmeden cebenizde üç kuruşla o şehir , bu şehir dolaştığınız, o okul bu okul toplandığınız, etkinliklerine katıldığınız, stüdyolarına girdiğiniz, hatta o stüdyolarda birlikte yarışma çizdiğiniz, sonra kendi okulunuzda dergi, gazete çıkartığınız, workshoplar yaptığınız,.. diğer taraftan da yaptığınız projelerin farklı mekanlarda sergilendiği, tartışıldığı…, yazın nerede, nasıl buluşuyoruz çalışmalarına katıldığınız yetmiyormuş gibi kışın da buluşalım dediğiniz…mimarlık ortamlarında güncel mimarlık tartışmalarının içine katılıp, muhalif davrandığınız… dersler ve projeler dışında bunları yaparken de hala hiçbirinin size yetmediğini fark ettiğiniz …”
Bugünlerde, okul dışında bir şey yapmaya vaktimiz yok diyen mimarlık öğrencilerine hayretle bakarak kendimize şunları soruyoruz: “Okulu uzatmadan, bir kenara atmadan nasıl vakit bulabiliyorduk tüm bunlara…Vakti bir kenara bırakın o enerjiyi ve inadı…” neydi bize bunları yaptıran, neydi bize bu çabayı harcatan…”
Yanıtı, TMÖB dökümanlarını karıştırırken fark ettik. Yanıt, o dökümanlardan tekrar geri akan bir duygudaydı. Anlatamadığımız ama her defasında açlığımızı ve sığlığımızı farkettiren o duyguda…Biraz törpülendiğini anladığımız ama kaynağını hala içimde hissettiğimiz o duyguda…
TMÖB mesleğe nasıl bir katkı sağlamış olabilir?
TMÖB bir meslek olarak mimarlıkla doğrudan hiç ilgilenmedi, ilgisi ve katkısı ancak dolaylıdır. Hatta TMÖB mimarlığın üzerine bir şey de katmadı, sarıp sarmalamadı, tersine belki tek gayesi mimarlığın soyunma odası olmaktı ve hiç değilse kendi soyunukluğundan korkmadan sosyalleşebilen bir kuşak yetiştirdi.
Dosya hala neden kapanmadı ?
Bugün, o buluşmaları vareden koşulların pekçoğu geçersiz olmasına rağmen (okulların sayısı iki katına çıkmış, mimarlık yayınları sayısı artmış, ilerişim ortamları ve etkinliklerin yaygın bir konum kazanmış olsa da), eksikliğini hissetiğimiz şeylerin hala orada gizli kaldığını düşündüğümüzden…
Ve bugün hala peşinden koştuğumuz, aradığımız ve inşa etmek istediğimiz mimarlığın buluşmaların atmosferinin kendisi olduğunu hissettiğimizden…
Sözlük
tmöb
Türkiye mimarlık öğrencileri buluşması.
Her yıl yaz aylarında o yıl seçilen ve yurdun yeterince acayip bir köşesinde yaklaşık onbeş gün boyunca süren etkinlikler boyunca başka türlü birbirleriyle karşılaşma ihtimali olmayan mimar adaylarının birlikte çalışıp paylaşabildikleri nezih olamayan ortam. Sonraları yazın buluşmak kesmemiş olacak ki kışın da iki-üç günlük buçuklu buluşmalar yapılmıştır.
buluşma
Kafa dengi yeni insanlar tanımak için istismar edilebilecek ve edilmiş bir araya gelme şekli. Buluşmanın ilginç ve sürprizli tarafı hadi buluşalım deyip buluşma için hazırlaklara başlanmasıyla aslında buluşmaya başlanmış olmasıdır.
Bkz. Hazırlık.
ortam
Ortam bir mekanı tarif etmenin güzel türkçe bir yoludur. Ortam ortadadır. Kim isterse onun olur. Katılımla tarif olur.
özerklik
baba parasıyla yaşamak yerine kendi başının çaresine bakabildiğini cümle aleme gösterip büyüdüğünü ispat etmek için kalkışılan ekonomik, politik macera.
Kimsenin eline avucuna, iki dudağının arasına sıkışmış bakarızlara muhtaç olmadan kişinin kendi iradesiyle varolma biçimi.
tmöbün buluşmayı kendi anladığı şekliyle kendi imkanlarıyla yetkili ve otoriteleri şaşırtan bir hassasiyetle gerçekleştirme şekli.
yatay katılımcılık
buluşmaya katılan davetli konuşmacılar hariç herkes eşit koşullarda yaşar ve üretir. İşlik yürütmeye gelip katılımcı bulamayanın ya da çok ilgilendiği bir işlik görünce katılanların gözünün yaşına bakmadan söz verdiği işliği iptal edip gidip başka etkinliğe katılması hali.
Aktif katılımcılık
Buluşma sırasında gelin tarafı gibi oturup önüne konulan herşeyi tüketip ileri geli eleştirmek gibi iğrenç pasif bir davranış şekli sergilemek yerine her allahın günü kafada ortamı tarif edecek yeni etkinliklerle uyanmak ve bizzat bunları uygulamak diye özetlenebilecek davranışlar bütünü.
Tmöb katılmakla kalmayıp buluşmanın hazırlanmasında önemli rol almış kişilerin yıllar sonra özgeçmişlerinde bu etkinliği belirtmek için “buluşmayı ben yaptım, hepsi benim eserim” demenin kibar şekli.
Hazırlık
Buluşmanın gerçekleşmesi için yurdun çeşitli üniversitelerinde okuyan mimarlık öğrencilerinin bir o üniversiteye bir bu üniversiye trenlere otobüslere binip savrulması.
Bir sonraki buluşmayı hangi grubun, nerede, ne zaman yapacağına karar verilmesi için önceden belirlenen üniversitelerde buluşulup karar verilmesi. Ardından buluşmanın nasıl olacağı ile ilgill soruların tartışılıp konuşulması ve varsa görev dağılımının yapılıp evlere dönülmesi.
Perşembe pazarından kağıt, mukavva, gaz yağı alınması işi.
Enformel eğitim
Formel olmayan eğitim.
Eğitim öyle olmaz böyle olur diye yola çıkılıp eh, bu pek eğitim gibi olmadı ama iyi oldu ile biten, kişinin bir halden diğer hale geçebildiği değişme haline sebep olan değiştirici etkinlikler bütünü.
Kurumsallaşma(ma)
Bkz. Kemikleşme.
Eyvah ben büyüdüm de babam gibi oldum korkusundan kaynaklanan hafif anarşik örgütlenme biçimi.
Yurtta sık sık rastlanan hizmet vermek için teşkilatlanmış ama sonunda sadece teşkilatlanmak için teşkilatlanmakla kalmış siyasi parti, mimarlar odası, öğrenci konseyleri gibi örneklerden tırsıp sorumlulukları belirli kişilerde toplamayan örgütlenme(me) biçimi.
Tmöb’ ün en sonunda ve ömrü boyunca durmadan dağılmasına neden olan densizlik.
Temas
Uzaylılardan önce biz insanoğlu arasında oluşan uçurumları kapatan dokunuş.
İletişim
E-posta filan olmayan zamanlarda telefon ve mektupla ya da bizzat buluşarak yapılan haberleşme şekli.
Sponsor
Buluşmanın giderlerine ortak olacak kişi ya da kurumlar.
Buluşmaya Tişört, bira, çadır verebilecek ama henüz bunun farkında olmayan özel ve kamudan tüzel kişiler.
Kemikleşme
Bir iş yapmak için örgütlenip sonra o örgüt yüzünden o işi yapamama.
OT
Okul temsilcisi.
Kısaltmanın ot olması ot olana şeref değil eziyetli bir sorumluluk getirmesi açısından hep beğenilmiştir.
29 ekim toplantısı
Hazırlık aşamasında bir sonraki buluşmanın kim tarafından nerede yapılacağının belirlendiği geleneksel toplantı. Tatilden yararlanarak İzmirliler Ankaraya, Ankaralılar İstanbula akın ederler saatlerce tartışırlar, bir sonuca varamayacakken son dakikada anlaşarak evlerine ve meyhanelerine çekilirler.
Sonuç raporu
Bir türlü hazırlamayan her buluşma sonrası yazılması planlanmış ama yazılamamış rapor ve raporlar.
Tema
Buluşmalar için bulunan sebeb-i içtima. Bazen çok anlamlı (Gökçeada-başlangıç), (Kantara-köprü), bazen tamamen tesadüf –sözlükten parmak basılmıştı- (Çayköy-dönüştüren) olabilir.
Buluşma önerileri
Gerçekleşmeyen öneri olarak kalan buluşma yerleri ve projelri. ör. Şirince ’95, Depo ’94.
Etki alanı
Buluşmalarda yaşanan deneyimler ve tanışıklıklar sonucu mimarlık kültürüne katılmış ürünler. Ör. Kenan Güvenç’in hoca olması, Taşkışla Beyazduvar dergisi, 9 Eylül Kent Atölyeleri dolayısıyla İstanbul Kent Atölyeleri etc.
İlk buluşma
Gökçeada ‘93
Türkiye mimarlık öğrencileri buluşmasının ilk yapıldığı yer. Kamp, Tepeköy ilkokulu ve yemekhanesi, öğretmen lojmanları, lojman bahçelerinde yapılan tuvaletler ve askerden alınan sahra çadırlarında yapılmıştı. Derler ki, sonradan gidenler tuvaletlerin grobetonu ve sıralardan yapılan bar dekorasyonun bıraktıkları gibi bulmuşlar.
EASA
Avrupa Mimarlık Öğrencileri Buluşması. European Architecture Students Assembly
Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri
Meslek Örgütü
Mesleğe Katkı Ödülleri
1998
TMÖB’ e ulusal mimarlık ödülleri ve sergisinde mesleğe katkı ödülü verilen yıl. Massive Attack grubunun Mezzanine albumünü yayınladığı yıl.
Katılımcı
Buluşmanın zor yaşama koşullarını bilerek ya da bilmeden kendini kurnab etmiş kişi. Öğrenci, atölye yürütücüsü, davetli konuşmacı şeklinde olabilir.
kurum
mimar
Mimarlık öğrencilerinin olmaya çalıştığı şey.
kurumsallaşmış yapı
bkz. Kemikleşme
kalkışma
Soruşturanlar:
Ahmet Önder, Gökçeada ‘93
Sinan Omacan, Gökçeada ’93, Çavdarhisar ’94, Çayköy ’96
Saitali Köknar, Gökçeada ’93, Çavdarhisar ’94, Kantara ’95, Çayköy ’96
Boğaçhan Dündaralp ,Gökçeada ’93, Çavdarhisar ’94, Kantara ’95, Sinop 97, Kayaköy ’98
İlker Özdel, Gökçeada ’93, Çavdarhisar ’94, Kantara ’95, Çayköy ’96
Burak Altınışık, Gökçeada ’93, Çavdarhisar ’94, Kantara ’95, Çayköy ’96
Başak Tarcan, Kantara ’95, Çayköy ’96 Kilyos 96 kış, Sinop 97, Kayaköy ’98, Ceyhan kış, Küre 99, Buluşma 7.5
Kıvanç Kılınç, Kantara ’95, Çayköy ’96, Kilyos 96 kış, Sinop 97, Karaağaç kış, Kayaköy ’98, Ceyhan kış
_ metni .pdf formatında görmek için tıklayınız.
_ “1998 6. ulusal mimarlık sergisi ve ödülleri / TMÖB” tıklayınız.