ddrlpddrlpddrlpddrlp
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Portfolyo
  • Hizmetler
  • Blog
  • İletişim
  • Art_hitecture
  • Tr
    • En
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Portfolyo
  • Hizmetler
  • Blog
  • İletişim
  • Art_hitecture
  • Tr
    • En

2007/10: studio*KAHEM “masum bir eylem” / etkinlik gazetesi

Temmuz 27, 2011 bogachan 0 Comments
basılı medya güncel / etkinlik kitap yazıları

KÜRESEL PAZARDA, YEREL POZİSYONLAR, ÇÖZÜLMELER, YENİ MİMARLAR, MİMARLIKLAR…

Bir ‘kolaj’ gibi duran başlıktan da anlaşılacağı gibi, bir çerçeveye oturtulması pek kolay olmayan, sınırları çok kolay kavranamayan bir ‘durum’ içinden hareket etmeye çalışacağım.

Başlık,  anahtar kelime olan “küresel pazar” aracılığı ile dıştan ve genel olandan daraltarak tarif edecekmiş gibi görünse de iki sebeple bu hataya düşmemek gerektiğine inanıyorum.  Birincisi konunun,  genelleştirilmiş bir bütünlüktenden daraltarak gündelik alana taşıyanamayacak kadar katmanlı ve farklı okumalara açık, dağılmaya yatkın bir yapı sergilemesi; ikincisi, durumu yeterince irdeleyebilecek mesafeden yoksun duruşumuz. Deyim yerindeyse konunun dibinde durmamız.

Bu iki sebebi,  konunun bağlamını oluşturmak için çabalayacağımız kurguların genelden üretildiği sürece jenerik kalma tehlikesi barındıracağını anlamak için yeterli argümanlar olarak görebiliriz.

Konunun jenerik kalma tehlikesine düşmemek adına stratejimi gündelik profesyonel mimarlık pratiği deneyimlerine dayandırmaya çalışacağım. Gündelik olanda yüz yüze kaldığımız ya da kalma durumumuz muhtemel pozisyonlardan hareketle konuyu ifade etmeye çalışacağım.

Bunu da mimarlığın kapsadığı diğer alanları da dışarıda tutarak  “profesyonel anlamda mimarlık hizmeti veren bir kişi” olarak durduğum noktadan yapmaya çalışacağım.

Bir taraftan Ege ve güney sahillerindeki  turistik bölgelerde, diğer taraftan  İstanbul ölçeğinde olan yakın zamanlı gözlemlenen oluşumlara, yurtdışında Türk firma ve mimarlarının aktiviteleri de eklenince mimarlık dünyamızı yeni ortamın beklediği söylenebilir.  Ancak oluşmaya başlayan bu ortamın, durumun sınırları ölçeğini tek defada kavramanın ya da anlatmanın pek kolay olmadığını söylemiştik.  Bu nedenle daha görünür olandan, daha az görünenlere doğru bir yol izlemek, buradan da mimarın bu durumlar karşısında aldığı veya alacağı pozisyonlara bakmak istiyorum.

Dünya genelinde ekonomik gelişmelerle paralel gözlemlenen hareketlere baktığımızda;  ‘mimarlık’ın hem akademik anlamda hem de profesyonel anlamda küresel pazar da dolaşımın bir parçası olduğunu biliyoruz.  Türkiye için konuşursak, hükümet politikaları ile de desteklenen, bu pazarda yer edinme ve rol çalma çabası, uzun bir dönem kendi  içine kapalı olan toplumsal anlayış ve ilişkileri yerinden sarsmaya başladığını deneyimlemeye başladık.  Yakın zamanlı gelişmelerden yola çıkarak örneklemelerde bulunalım.  İstanbul, Türkiye için dışa açılmanın vitrini konumundadır. Bugün yapılan yatırımlar ve yerel politikalar hep bunu destekler niteliktedir. Haliyle küresel pazarda yer edinmede öne çıkması beklenen kent  de İstanbul olacaktır. Kamuya yansıyan tartışma yaratan projeleri hatırlayalım; Galataport projesi, Dubai Towers projesi, Haydarpaşa bölgesi kentsel dönüşüm projesi, Kartal ve Büyükçekmece kentsel dönüşüm projeleri ve yarışması, Zorlu  Center kentsel tasarım yarışması…

Bu projeler;  arazisi, yatırım şekli, proje elde edilme süreci, projenin şekline kadar  pek çok boyutu ile kamusal ortamda farklı açılardan tartışma yarattı.  Bu tartışmalar göstermiştir ki;  yıllardır, içine kapalı ilişkiler içinde yol yordam bulan organizasyonel yapılar ve zihinsel durumlar bu tür tartışmalara, karşılaşmalara tatminkâr yanıtlar üretememiştir. Bu da, bu ve benzeri karşılaşmalara ne zihin olarak ne de disipliner anlamda hazırlıklı olmadığımız sonucuna varmamıza sebep olmaktadır.

Bu örneklerin çoğunda tartışmalar,  yerel politikaların açtığı kapılardan küresel kapitalin kamusal alanlara girişine izin vermemek için verilen tepkilerden öteye geçememiştir.  Özellikle Kartal ve Küçükçekmece uluslar arası yarışmalarındaki yerel mimarların bu oyunda biz niye yokuz  feryatlarını hatırlayalım. Şimdilerde bu feryatın şiddetini azaltmak için,  Zorlu Center yarışmasında baştan  bu durum öngörülerek  kitabına uydurulmuş görünmektedir. Yeterlilik meseleleri yumuşak karına dokunmadan Türk mimarların yabancı mimarlarla konsorsiyumlarına olanak verilerek halledilmeye çalışılarak, Türk mimarlar oyuna dahil edilmiştir.  Fakat ne yazık ki  konu yine gereksiz detaylarda tartışılarak, konu disipliner anlamda asıl konuşmamız gerekli konulardan uzak  devam etmektedir.

Diğer bir yandan yabancı yatırımcı ile birebir karşılaşılan, özel ya da profesyonel karşılaşmalara yönelik  zeminlerden bıraktım mimarlığı, ne mesleki, ne de hukuki  anlamda hiçbir ses duymuyoruz.  Yabancı yatırımcıların, kentlerde veya turistik alanlardaki özel alanları ya da el altından yine kamu ya da orman arazilerini alması, yerel mimarlarla temas etmeden uygulamalarını gerçekleştirmeleri veya kendi mimarlarına konsept ve avan projeleri hazırlatarak, burada yerel mimarlık ofislerini yasal onaylar ve uygulama projeleri için kullanması,  yerel mimarları davetli projeler aracılığı ile kendi proje süreçlerine katma biçimi ya da yerel mimarlarla doğrudan çalışma biçimleri olduğunu biliyoruz. Ama bunlar ne mimarlık medyasında tartışılıyor, ne de mimarlar arasında…

Bir taraftan küresel kapitalin dolaşımında kendine rol üstlenmiş ya da üstlenme fırsatı yakalamış kimi yerel mimarlık ofisleri bu geçiş döneminde Dubai, Kazakistan, Rusya gibi ülkelerde iş ölçeklerine bağlı olarak mimarlık adına bazen beyin, bazen işçi olarak katıldığını görüyoruz.

Küresel kapitalin çok tarifli olamayan kendine has metotları, çalışma biçimleri var. Bunlar gün geçtikçe biz mimarların farklı biçimlerde karşılaşmaya başlayacağı durumlardır. Türkiye’deki gelişmelere baktığımızda da, içine kapalı konvansiyonel alışkanlıklara göre hareket eden yerel yapı üretim organizasyonlarının bu durum karşısında bocaladığını görüyoruz.  Bu çözülmeler, çözülmeden sonraki yeni mimar duruşlarının ve yeni mimarlıkların habercisi…

Beğenelim,  beğenmeyelim, ister kabul edelim, ister sırtımızı dönüp görmemeye çalışalım bu oluşumların, içinden geçilen dönemin, yeni oluşumların habercisi, sürecin de kuluçka dönemi olduğu varsayılabilir. Amacım; bu süreçteki profesyonel mimarlık hizmetleri pratiği ve deneyimleri üzerinden konuyu irdelemek.  Önümüzdeki oluşumların izlerini görünür kılmak.

Bunu sağlayacak tartışmaları 3 ana başlık altında toplamaya çalışacağım;

  1. Yerel çözülmeler, yerel alışkanlıklar ve yapma biçimleri ile beslenen mimarlığa bakışımızı etkileyecek mi?  Nasıl etkilemeye başladı ya da başlayacak? Bu bakış kendi referans düzlemlerini hangi mimar profil(ler)i üzerinden üretecek?
  2. Mimar duruşları ve pozisyonlarına bağlı olarak ofis yapılanmalarının nasıl dönüşmeye başladığı?
  3. Yapım (inşaat) süreçlerinin ve organizasyonlarının ne ölçüde, nasıl dönüşeceği?

( Konvansiyonel mimar-Yerel yönetim-belediye-müteahhit-taşeron ilişkilerinden-yeni şantiye ve yapım organizasyonlarına…)

Deneyimli mimarlık ofislerinden,  genç ofislere kadar bu çerçeveler içinden deneyimlerini aktaracak, nitelik olarak meseleyi ‘iş’ üzerinde değil ‘mimarlık’ ekseninde tartışacak gruplar içinden yapılmasını önemli buluyorum. Belki o zaman çaresizce kabullenmek durumunda kalacağımız rolleri şimdiden görür, kendimize yeni seçenekler ve olanaklar yaratabiliriz…

Boğaçhan Dündaralp

_ medya içeriğini .pdf formatında görmek için tıklayınız.
_ metni .pdf formatında görmek için tıklayınız.
_ http://studyokahem.blogspot.com/

Creative Commons License
“Küresel Pazarda, Yerel Pozisyonlar, Çözülmeler, Yeni Mimarlar, Mimarlıklar…” metni is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.

  • Son Yazılar

    • 25/05: Ustalar Eskiz Sergisi / Sergi / Bahçeşehir Üniversitesi
    • 25/05: Kampüs Edirne: Göçebe Yaşam Alanları / Atölye / Trakya Üniversitesi
    • 25/05: İstinye Saloon & Yuno (İstinyepark Performans ve Eğlence Merkezi) / Türkiye Mimarlık Yıllığı 2024
    • 24/12: Lamberts / İstinye Salon & Yuno Istanbul / Dijital Yayın
    • 24/12: Deneyimin Tasarlanması: Mekandan Arayüze / Söyleşi
  • Arşivler

    • Mayıs 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Mayıs 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Mayıs 2023
    • Mart 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Ekim 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Aralık 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Mayıs 2021
    • Mart 2021
    • Aralık 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ağustos 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Ocak 2019
    • Ekim 2018
    • Haziran 2018
    • Şubat 2018
    • Haziran 2017
    • Mayıs 2017
    • Aralık 2016
    • Eylül 2016
    • Ağustos 2016
    • Haziran 2016
    • Mayıs 2016
    • Şubat 2016
    • Aralık 2015
    • Kasım 2015
    • Ekim 2015
    • Eylül 2015
    • Ağustos 2015
    • Temmuz 2015
    • Haziran 2015
    • Nisan 2015
    • Mart 2015
    • Şubat 2015
    • Aralık 2014
    • Kasım 2014
    • Ekim 2014
    • Eylül 2014
    • Ağustos 2014
    • Mayıs 2014
    • Nisan 2014
    • Mart 2014
    • Şubat 2014
    • Ocak 2014
    • Aralık 2013
    • Kasım 2013
    • Eylül 2013
    • Temmuz 2013
    • Haziran 2013
    • Nisan 2013
    • Şubat 2013
    • Aralık 2012
    • Kasım 2012
    • Ağustos 2012
    • Aralık 2011
    • Kasım 2011
    • Ekim 2011
    • Eylül 2011
    • Ağustos 2011
    • Temmuz 2011
  • Kategoriler

    • 'arkitera/diyalog' tartışmaları
    • 'ortaya' tartışmaları
    • akademik
    • basılı medya
    • dijital medya
    • güncel / etkinlik
    • hakkındaki yazılar
    • jüri üyelikleri
    • kitap
    • konuşmaları
    • ödül
    • proje
    • sergi
    • söyleşi
    • tez
    • Tv-video-yayın
    • unused
    • ve diğerleri
    • verdiği eğitimler
    • yayınlanmamış
    • yazıları
  • Meta

    • Giriş
    • Yazı beslemesi
    • Yorum beslemesi
    • WordPress.org
ddrlp
Rethinking Architecture

This site uses cookies. By continuing to browse the site, you are agreeing to our use of cookies.
OK Learn More