2013/09: “İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali” için / kitap tanıtım yazısı / Arredamento Mimarlık Tasarım Kültürü Dergisi 271
“İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali” için:
Bugün; ‘barınma’, ‘ev’, ‘sokak’, ‘inşaat’, ‘deprem’, ‘afet’, ‘komşu’, ‘birey’, ‘hane’, ‘vatandaş’ gibi kavramların anlamlarının, içeriklerinin ve işlevlerinin değiştirildiği; İstanbul’u dönüştürmek için yapılan hamleleri yasallaştırmak amacıyla hayata geçirilen kanunlar eliyle yeniden tanımlandığı bir ‘İstanbul’da yaşıyoruz.
Böyle bir ortamda tarihi boyunca ‘müstesna’ konumunu koruyan ‘İstanbul’ un bugün yaşadığı dönüşümün hızı ve İstanbullular üzerindeki etkisi sadece küresel finans piyasaları, neoliberal politikalar, kentsel dönüşüm denilen ‘mülkiyet’ kavramını formatlayan hamleler ve politikalarla açıklanabilir mi?
Bu sorunun tartışma odağının (özellikle de gündelik hayata değdiği noktalarda) artık küresel piyasa düzeni etkisinden çok; kişisel haklar, vatandaşlık hakları, kentli hakları, gelecek nesillerin rezerv kaynak haklarına tecavüz eden, hor kullanan, hatta yok sayan ve bunu da yetki sayan tek yönlü anlayışların içinde olduğunun altını çizmek gerek. Beceriksizlik ve aceleyle fizik mekânsal doku, kaynaklar kadar sosyal dokunun da parçalandığı bu aralıkta artık o kentte yaşayanların ortak hafızayı kuran mekânları kadar ‘dili’ de yok oluyor. A.Çavdar ve P.Tan’ın sunuş metninde de altını çizdikleri gibi: Evler, mahallelerin yıkılması hem insanlar, hem de mahalleler arası hukukun, hem de o ilişkileri var eden sivil dilin yok edilmesi anlamına geliyor. Daha da önemlisi bu boşluk devlet mekanizması tarafından doldurularak tüm ilişkilerin aracısı ve yöneticisi olma pozisyonuna soyunmuş otoriter yapının kendine işler bir zemin bulmasına yarıyor. Gezi hareketine kadar kent parçalarında kentsel dönüşüm adıyla uygulanan operasyonlardaki bu durum ortak bütünsel bir içerik olarak algılanmıyordu. Bölünmüş mekân pratikleri ve deneyimleri ortak okumayı, farkındalığı ve de dayanışmaya izin verecek bir zemin bulamamıştı.
Gezi hareketi, bu dil kırımının yeniden açığa çıkartmak ya da vurgulamaktan öte bizzat kendisini bu dile yönelik tehdidin üzerine inşa ederek; bu dili; ortaklıkları olmayanların ortaklığını kent üzerinden yeniden kurmanın olanaklarını bize işaret etti. Sulukule, Tarlabaşı, Ayazma gibi pek çok örnekteki (destek bekleyen, sesinin duyurmaya çalışan) yerel çabanın artık Gezi Direnişi ile ortak, ülkeye yayılan kollektif bir hal aldığını gördük. Gezi hareketi bu anlamda; temel haklara yönelik uygulanan şiddetin ve hayatlarımızdaki tehdittin büyüklüğüne dair sınırların çoktan aşıldığına dair ortak farkındalığın önemli bir göstergesine dönüştü.
“İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali” Gezi hareketi öncesinde hazırlanmış bir kitap olma hali ile belki de konunun temellerine inmek, başka ölçeklerde konunun izini sürmek için bize fırsat veriyor. Müstesna bir şehir olarak tarif edilen İstanbul’un istisna hallerinin hangi süreçlerle şekillendiğini tartışmaya çabalıyor. Bu izi sürerken de “İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali” bir üst dil belirleme ve olup biteni onun üzerinden tartışma yerine konuyu devlet-vatandaş arasında geçen mecraya/mekâna/ortama taşıyarak tartışmaya çalışıyor. Devlet ve vatandaş arasındaki kurumsal ilişkilerin en görünür olduğu mekânların kentler olması; kentsel değişim süreçleri üzerinden vatandaşlık, mülkiyet ve sosyal haklar gibi ucu egemenlik süreçlerinin işletilmesine değen her tartışmada bunun durumlara özgü nasıl vuku bulduğunu tartışmaya açan bir zihinsel ortam hazırlıyor.
Konunun ancak ‘istisna’lar üzerinden okunduğunda, tartışıldığında ve açığa çıkartıldığında okunması mümkün okumaların varlıklarına işaret ettiklerini görüyoruz. Bu okuma kentsel hamlelerin geleceğine ilişkin işleyiş ve meşrulaştırma çabalarının arkasındaki kodları ve kurguları anlamak için oldukça önemli görünmektedir.
“(Her) istisna (exception) bir tür dışlamadır (exclusion) …istisna olarak dışlanan şey, kuralla olan ilişkisini, kuralın askıya alınması biçiminde devam ettirir. Kuralın istisna üzerindeki geçerliliği, artık onun üzerinde uygulanmama ve ondan çekilme suretiyle devam eder.” Sunuş metnindeki bu Giorgio Agamben referansından hareketle; tekil gibi görünen uygulamaların yeniden biçimlendirdiği siyasetin, örtük bir o kadar da tutarlı bir arka plan tarafından biçimlendirildiği görülür. Gezi sonrası yeni siyaset dilinin ne olması gerektiğinin tartışıldığı, vatandaş olmanın, kentli olmanın sorumluluğunun yeniden keşfedilmeye çalışıldığı bu aralıkta deneyimler ile stratejik örüntüleri çakıştırmamıza izin veren her tür sorunsallaştırma ve izdüşüm arayışı önemli ihtiyaçlardan biri hale gelmiş durumda.
Farklı yazarların elinden çıkmış makalelerden oluşan bu kitap “ egemenin kendini yeniden üretme sürecinin şekillendiği bir kamp alanı olarak şehrin tecrübe etmekte olduğu dönüşüm sürecinin hangi mekanizmalar çerçevesinde gerçekleştiğini” bu çerçevede istisnalar üzerinden sorunsallaştırmaya çalışması bakımından oldukça önemli bir olanak yaratmaktadır.
Bu kitabın Gezi hareketi öncesinde hazırlanmış olduğu düşünüldüğünde; hem zamanlaması ile hem de sorunsallaştırdığı odakla; tüm dinamikleri ile bugüne bakışımızı daha iyi temellendirmemize ve olup bitenler üzerinden olası olacaklara yeni bir perspektifle bakmamıza imkan vereceği kuşkusuz.
Boğaçhan Dündaralp
İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali:
Yazar ve makaleler:
- “Kent hukukunun yeni yüzü: Düzenleyici devletten seçkinleştirici devlete”, Tayfun Kahraman
- “Neoliberal yeniden yapılanmanın Türkiye kentleşmesine bir diğer armağanı: Kentsel dönüşümde güncelin gerisinde kalmak”, Osman Balaban
- “Kentsel dönüşüm uygulamalarında belirleyici bir rol üstlenen Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) belirsiz kimliği üzerinde”birkaç saptama” Jean-François Pérouse
- “Orta sınıflar üzerine düşünmek: İstanbul’da orta sınıfların”ajandasına risk yazmak” Cevdet Yılmaz
- “Düzgün aileler” “yeni gelenler”e karşı: Korku siyaseti, tahliyeler ve kentsel ayrışma” Alev Erkilet
- “Orta sınıfın evi” “”Ayşe Çavdar
- “Bir Roman mahallesinin yeniden tanzim edilmesi “Aslı Kıyak İngin ve Tolga İslam
- “Yerellik, direniş ve mekânsal hakkaniyet: Felaketin yanından koşmak” Pelin Tan
- İstisnalar şehrinde muhalefet” Erbay Yücak