2022/06 Ege Mimarlık – Bellekteki Coğrafyalar
Bir okul mekanının izleri
Bir mimarlık öğrencisi hayali edin. Mimarlık stüdyosunda çalışırken ara verdiğinde avlusunda sinema-televizyon bölümü öğrencileri ile film-kurgu-sinema konuştuğu, heykel stüdyosuna gidip heykel okuyan öğrencilerle 3 boyutlu sanat ve mimarlığı tartıştığı ya da merak içinde Suat Taşer salonuna gidip, ahşap katlanır oturaklara oturduğun, ahşap gıcırtılı sahnesinde, sahne ışıkları altında tiyatro öğrencilerinin provalarını izlediği, klasikleri ya da kadın-erkek ilişkilerini oyunlar üzerinden tartıştığı bir ortam içinde yaşayan bir mimarlık öğrencisini….
O salondan çıktığında fuayedeki sergiye de göz atıp güzel sanatlar fakültesinin diğer işlerini de görebilirsin. Sonra artık arkadaş gibi olduğun asistanların ve öğretim görevlilerinin olduğu koridora girersin. Odalar ilham veren mimarlık işleri ile doludur. Odaları ya büyük avluya ya da çeperdeki yeşil alanlar bakan, bol ışıklı eski özgün mobilyaları ile farklı bir atmosferi olan bu odalara girersin. Odaların içinde birbirinden renkli, kiyafetleri, saçları, entelektüel duruşları kitapları ve sıcak diyalogları ile seninle her an paylaşıma açık insanlar bulursun . Okulun içinde mekanlar arası yaptığın bu yolculuk büyük pencereleri ile dış mekanla sürekli görsel bağ kuran, büyük çam ağaçları, yeşil alanlar ve bahçe ile büyük pencereli koridorlar ile birbirine bağlanır.
2 katlı ve 2 avlusu olan bu yapının küçük avlusuna bakan 4 mimarlık stüdyosunda jüri günlerini iple çekersin. 4 stüdyo sergi alanına dönüşür ve ardı ardına jüri günlerinde stüdyoda harika tartışmalar ve ve özenle hazırlanmış projeleri konuşulur. Sergi gibi olduğundan kim hangi projeyi nasıl yapmış, nasıl çizmiş, hangi teknikleri kullanmış, aramızda paylaşıp, tartıştığınız keyifli ortam vardır. 1.sınıftan 4.sınıfa herkes birbirini tanır birbiri ile takasta, iletişimde olur. Okuldan çıktığımız zaman 10 dakika sonra mimarlar odasına uğrar kütüphanesine yeni gelmiş kitapları inceler, odadaki bir etkinliğe katılır ya da 15 dakika yürüyüş ile Alsancak kordonda deniz kenarında okuldan arkadaşlarınızla buluşur bira-patates eşliğinde kitaplardan, mimarlıktan ve hayattan bahsedersin.
Post-modernizmi, mimarlığı, yazarları, mimarları, kadınları, insanları ve insan olma hallerini o dönem paylaşıma vesile olan kitaplar ve bu ortamdaki iletişimden öğrendiğimi söylemeliyim. O dönem izmir’deki tek mimarlık okulu olan Alsancak’taki bu okul; konumu, ölçeği, mekanı, insanları ile hayatın içinde, izmir mimarlığının merkezinde bir ortamdı. Bu da okulu içinde verilen eğitimin çok çok ötesine taşıyan bir ortam yaratıyordu. Kendimi bu deneyim için çok şanslı ve mutlu görüyorum.