2011/07: bostana alternatif proje girişimi / haber – hürriyet gazetesi
Sizi tanıyabilir miyiz?
Hayat pergelinin sabit ucunu Kuzguncuk’a saplamış; Kuzguncuk’ta yaşayan ve çalışan bir mimarım*.
Kuzguncuk Bostanı’nın semt için taşıdığı önem nedir?
Kuzguncuk; İstanbul’ un yoğun yapılaşma, sürekli ve hızlı dönüşüm trafiğinden ya da son dönemlerdeki kentsel dönüşüm adı altında yapılan tepeden inme ‘gentrification’ ya da soylulaştırma’, ‘yerinden etme’, ‘değer arttırma’ gibi kentsel operasyonlardan kendini koruyabilmiş, ‘yavaş’ dönüşüm yaşayan, otantik varoluşunu, dokusunu, karakterini koruyarak gelişen, İstanbul’ da kalan belki de tek Boğaz köyü. Bostan ise bu kentsel doku içinde kalan, son yeşil boşluk olarak hem yerel yönetimler, hem de ekonomik iktidarların İstanbul’un hızlı kentsel dönüşümünün Kuzguncuk’ taki anahtarı olarak her 10 yılda bir gündeme taşıdığı; simgesel değeri kullanım değerinin ötesine geçmiş bir yer.
Bostan, önemli bir yeşil bir alan, biraraya gelme, dinlenme ve paylaşım alanı olmasının ötesinde; Kuzguncuk’luları ortak bir değer için bir araya getirebilen, sosyal segregasyonu, farklı fikirleri, çatışmaları ortadan kaldıran, farklı dünyalardan insanları bir araya getirebilen, sosyal paylaşımı açığa çıkartan önemli bir değer…
Kuzguncuk Bostanı bugün ne tür bir tehditle karşı karşıya?
Kuzguncuk bir taraftan İstanbul gibi hızlı dönüşümün yaşandığı bir kentte kendi kimliğini koruyarak ağır evrimleşebilme dinamiklerini üretebilmiş; bir taraftan da kentleşme ile kaybedilen pek çok olgunun hala varolabildiği bir yaşam alanını temsil ediyor. Aynı zamanda göç alan da bir semt. Ancak bu göç; gün geçtikçe artmasına rağmen hızlı bir dönüşümle değil; müzakere, karşılaşma, kabullenme, karşılıklı birbirinin varlığını kabul ederek ilerleyen bir süreçle gerçekleşiyor. Bu nedenle neo-liberal ekonomilerle üretilen hızlı kentsel dönüşümlerde olduğu gibi alt-ekonomiyi, ekonomik dengesizlikleri, komşuluk ilişkilerini ortadan kaldıran, bölgeler arası ekonomik göstergeleri uçlara taşıyan ayrışmalar burada gözlemlenmiyor. Bostan’ın karşı karşıya kaldığı tehdit temelde bu karaktere yönelik. Bu tehdit; varolan dengeleri altüst edecek, örneklerini Sulukule, Tarlabaşı, Fener-Balat gibi kentsel müdahalelerde olduğu gibi tepeden inme karar ve anlayışları temsil eden, hızlı sonuç elde etme yaklaşımlarının ta kendisi…
BostanA Alternatif Proje Girişimi’nden ve amacından bahseder misiniz? (Projeyi kimler başlattı, kimler sürdürüyor, kimler destekliyor? Bu girişiminde nasıl bir rol üstleniyorsunuz, açıklayınız lütfen)
BostanA Alternatif Projesi Kuzguncuk’ta benim gibi yaşayan ve çalışan mimar arkadaşlarım: Tülay Atabey Onat, aynı zamanda eşim ve ortağım Berna Ocak Dündaralp ve Lale Ceylan ile hazırlamaya başladığımız, Kuzguncuklularla birlikte geliştirmeye çalıştığımız bir proje…
Proje; tepeden inme karar mekanizmalarının ürettiği sözde ‘eğitim’ kılıfına sokulmuş, alanın fiziksel varlığını ‘tehdit eden’, ‘yok eden’, ‘değerlerini ortadan kaldıran’ iktidar alanlarını temsil eden, bina formatı dışında olanakların da mevcut olabileceğini göstermeyi amaçlıyor. Bu alanın ‘kentsel değeri’ne başka bir bakış, farklı bir paradigma öneriyor. Geçmiş 10 yıllardaki direnişlerden, 2011’deki direniş içinde bu proje bir farklılık yaratacaksa; naif kalarak ‘yeşilimize dokunmayın’ demek yerine, bugünün kentsel dinamiklerini kavrayarak mevcut değerini kaybetmeden, kendi üretim, sosyal ve ekonomik modellerini de içerecek biçimde bu alana ilişkin yaklaşımların ‘tek bir model’ üzerinden kurulamayacağını tartışmaya açıyor. Konuyu yeni bir müzakere alanına taşımayı amaçlıyor.
Girişim, bu yeşil alanın geleceği için nasıl bir proje ortaya koyuyor?
Bizler önce kendimizden başlayarak, bilinen mimar kimliğimizi bir yana bırakarak, “Mimarlıkta kulladığımız araçları bu alanın kollektif, katılımcı gelişimi için yeniden nasıl kullanabiliriz ?” sorusunu sorduk. Sosyal bir aktör olarak mimar varlığımızı önce medyum olarak tarifledik ve şu ana kadar Bostan’nın yaşama ve kullanılma biçimlerini görünür kılmaya çalıştık. Sonra da katalizör olarak hem Bostan’ın hem de elimizdeki imkanların potansiyellerini araştırarak, var olanın değerlerini kaybetmeden, binalaşmadan, gerekirse geçici, sökülüp-takılabilir hafif yapılarla bu kullanımları nasıl çoğaltılabilir, zenginleştirebilirizin peşine düştük. Bu kullanımlar matrisi sadece olası başka fikir ve önerilerin birer örneklemesi… Dolayısı ile ucu gelişmeye açık bir çalışma modeli. Bu model kamusal kullanımlar dışındaki aktivetelerin varolabilmesi, kendine bakabilmesi ve gelişebilmesi için bir ekonomik modeli de içermek durumunda.
‘Mülkiyet hakkı’ ndan çok ‘kullanım hakkı’ na odaklanan bu çalışma; bu anlamda sadece olageleni ve zenginleşme potansiyellerini görünür kılmak için bir araç. Eğitimin, paylaşımın, üretimin binalar olmadan da varolabileceğini gösteren, asıl kaynakların paylaşıma açık gönüllü insanlar ve herkese ait bir ortak bir paylaşım alanı olduğunu hatırlatmaya çalışan bir aracı…
Şu anda yaptığınız çalışmaları anlatır mısınız, sizlere destek olmak isteyenlere mesajınız nedir?
Bostan, sadece kendi imkanları ile değil, çevresi ile de beslenen, yaşayan ve her defasında bize yeni potansiyeller vaad eden bir ‘yer’. Bu nedenle çalışma hem katılımlar ve fikirler ile geliştirilmeye çalışılmakta, hem de hayata geçebilmesi için mümkün koşullarını aramakta ve çok aktörlü gönüllü girişimlerle devam etmektedir. Hem geliştirilmesinde ve hayata geçebilmesinde her türlü gönüllü katkıyı bekliyoruz. Bizce buradaki girişimin sonuçları sadece Kuzguncuk’luları ilgilendirmiyor; aksine İstanbul ve dünya ölçeğinde yürütülen, sürdürülebilir olmayan, tepeden inme ve ekonomiyi denklemlere indirgemiş neoliberal kentsel politikalara karşı yürütülen modellerden biri olarak da önem kazanıyor…
*Boğaçhan Dündaralp, mimar/ BostanaA alternatif Proje Girişimi
_ haberi online okumak için tıklayınız.
_ yapi.com.tr haberi için tıklayınız.