ddrlpddrlpddrlpddrlp
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Portfolyo
  • Hizmetler
  • Blog
  • İletişim
  • Art_hitecture
  • Tr
    • En
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Portfolyo
  • Hizmetler
  • Blog
  • İletişim
  • Art_hitecture
  • Tr
    • En

2011: emerging architectural practices in the informal city / dila gökalp / tez-röportaj

Ağustos 1, 2011 bogachan 0 Comments
akademik basılı medya

Emerging Architectural Practices in the Informal City, Case Study of Istanbul
Dila Gökalp

Boğaçhan Dündaralp yanıtlar:

  • Güncel mimarlık kavramları ve pratikleri içinde mimari yaklaşımınızı nerede konumlandırıyorsunuz? Ofisinizin işleri göz önüne alındığında nasıl bir üretim modeline sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz?

Mimar olarak konumlanma halimin belirleyicisi genelde;  “üretim bağlamını belirleyen tüm ilişkiler içinde ‘mimar’ olarak nerede ve nasıl konumlanmalıyım ?”  sorusu olduğu için,  dışarıdan bakıldığında çoğu kez  üretim modelleri üzerinden kavranması zor bir pozisyona sahip olabilirim.

Konvansiyonel proje üreten stereotipik mimar profilinin üretim sınırlarının; karşı karşıya kaldığımız durumların çeşitliliği ve bu durumların özgün koşullarının açığa çıkartılması sonrasında  “mesleki hizmet alanı”nı genişlettiğini düşünüyorum.  Dolayısı ile sadece mimarlık alanı ile sınırlı kalmayan, farklı zaman dilimlerine ait geniş bir kavram-pratik ilişkisini tarayan alandan beslenip, düşünmek, tartışmak zorunda kalacağınız bir pozisyona doğru çekiliyorsunuz.

Bu anlamda üretimlerimiz de yapılagelen, denenmiş, sınanmış risk almayan, sonuçları daha öngörülebilir mimarlık üretimlerine göre daha çok tartışmaya kendini açan, sınanmaya, denenmeye açık, sonuçlarının yaşandıkça, tartışıldıkça görüneceği “mimarlıklar” olarak tarif edilebilir. 

  • Bugün içinde bulunduğumuz, çeşitli aktörlerin elinde şekillenen kent bağlamında mimarlık üretimi nasıl yapılmaktadır?

Özellikle İstanbul gibi dinamik yapılardaki çok kültürlü, hele son dönemlerdeki neoliberal politakaların katalizörlüğünde devinen kent bağlamı; mimarların henüz kendilerine atfedilen indirgenmiş mesleki rolleri dışında yeni roller üretebilme potansiyeli üreten alanlar açmış gibi görünüyor. Fakat bu alanlardan gözlemlediğimiz  üretimler; İstanbul üzerinden konuşursak,  yok denecek az biçimde zaman zaman ‘olay’ bazında beliren sürekliliği olmayan girişimler olarak gözlemleniyor. Bunun nedenini hem ölçek olarak çok değişken hem de birikitirilmiş bilgi  ya da düzenlenmiş veriler olmadan çok hızlı  dönüşen kentsel durumların;  ‘mimarlar’ı verili olan duruma mahkum, onu pek de yorumlama imkanı olmadan, albenisi yüksek  binalar üreten ne kadarının gerçekten mimarlık üretimi olduğu tartışılır, ‘tasarım’cı alanına sıkıştırdığını ‘pratik’ dünyaya bakarak söyleyebiliriz.  Bugüne kadar içinde yer aldığımız mimarlık ortamı zaten bu “rol”ü  çok sorgulama gereği de duymadı. Ancak mimarlık üretiminin bugün karşılaştığı durumlar düşünülünce;  ‘yeni’ durumlara, ‘eski-bildik’ yanıtların üretilmesi ile sonuçlanan hızlı bina üretimine bakarak hem bu’ rol’ü hem de ‘yapı üretim süreçlerini’ neden yeniden sorgulamamız gerektiği daha açık görünüyor.

  • Çağdaş mimari akımları da düşününce mimari söylem ve üretim pratikleri ne noktaya gelmiştir?

Mimarlık bilgi alanının ‘özerk’  bir  doğasının olmaması,  onun maruz kaldığı her tür alanın bilgisini kendi içinden yeniden tanımlama çabası içermesi,  üretim ilişkileri  ile  iç içe olma zorunluluğu, bugünün enformasyon dünyasında  farklı zaman kesitleri ile birlikte eş zamanlı pek çok  konuyu kendi gündeminde çoğaltmış görünüyor.  Bu ‘çoğaltma’, bir ‘çokluk’  sürekli bir dolaşım ağı içinde, az önce bahsettiğim nedenler ile yeni paradigmalar, taze bakışlar, ‘alternatif ’lerini arar nitelikte görünüyor…      

  • Günümüzün küreselleşen kent İstanbul’ un hangi koşullarda ve nasıl bir kapsama sahip mimarlığa ihtiyaç duyduğunu düşünüyorsunuz? Sizce mimarlar gelecekte nasıl bir konuma sahip olacak?

Bir taraftan üretimini özgün ‘Bağlam’ların koşulları üzerinden düşünen diğer taraftan da kentteki oluş hallerinin farklı ölçeklerdeki davranış biçimlerini biribirleriyle ilişkilerini anlamaya çalışan biri olarak;  idealize edilebilecek bir ‘model’ ya da ‘yaklaşım’ın olamayacağını düşünüyorum. Öngörülebilir olamayacağı gibi sağlıklı da görmüyorum… Ancak kendi adıma söyleyebilirim ki:  Bu ortamda mimarlığı; çoğalma ve çoğaltmanın sağladığı imkanlarla, ona katkıda bulunacak, öngörülerle sınırlı potansiyellerin ya da arzu uyandıracak, baştan çıkaracak tasarımların peşine düşmek, deterministik olmak yerine öngörülemez  ‘istisnaların’ üreyebileceği, sınanabileceği, tetikleyici imalar içeren ortamlar; mimarı da bu ortamların katalizörü olarak görmek beni oldukça heyecanlandırıyor…

  • Kentin gündelik yaşam ve üretim pratikleriyle mimarın ve mimari üretimin karşılıklı ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu iki realitenin kesiştiği alanlar var mıdır?

Biz ne kadar üretimlerimizin  bu iki realitenin kesişiminden beslendiğini, ürediğini  iddia edelim; bu ikisinin birbirinden bağımsız ‘oluş’lar, ‘süreç’ler olduğunu kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu ikisinin birbirine dönük niyetleri olduğundan bahsedebiliriz; ancak bu niyetlerin kesişimi çıplak gözle görünür bir durum olmasının ötesinde zaman içinde açığa çıkan, duyumsanan, deneyimlenen şeyler…

  • İstanbul’un enformel dinamiklere sahip olması bir mimar veya tasarımcı açısından nasıl bir üretim ortamı yaratmaktadır?

Kent ilişki-ilişkilenme formları üreten bir yapı. Son dönemde kentin bu yapısı biz mimarlar için yeni bir öğrenme modeli sunduğuna inanıyorum. Benim öğrencilik yıllarında aldığım modernist eğitimin deterministik  ‘program’ anlayışının kent mekanında işlemediğini görmek, kentlinin kendiliğindenlik içinde farklı kullnım biçimlerini gözlemlemek, bizim ‘program’ dediğimiz şeyi sorgulamamıza imkan veriyor. Bu anlamda kent mekanı, makro ölçekte anlama çabalarından öte, ‘deneme’ ye çağıran, yeni ilişki biçimlerini açığa çıkaracak  pek çok imkanı deney alanı, mikro ölçekteki hareketlerin kenti nasıl dönüştürebildiğini gösteren bir ortam sunuyor.

  •  Dünyada ofis modeli, söylemi veya ürettiği projeler bağlamında takip ettiğiniz gruplar hangileridir?

Ofis modeli olarak İşleyiş ve çalışma anlamında pek takip ettiğim bir ofis olmamakla birlikte, Atelier Bow-wow, Alejandro Aravena, Teddy Cruz, Urban Think Thank Architecture, Eyal Weizman, Mapoffice, Stealth Architecture, Stalker, Kazuyo Sejima, Ryue Nishizawa gibi isimlerin üretimlerini ilgiyle izliyorum…

_ röportaj metnini .pdf formatında görmek için tıklayınız.
_ tez özetini .pdf formatında görmek için tıklayınız.

  • Son Yazılar

    • 25/05: La Cité de l’agriculture / Kuzguncuk Bostanı / Sunum
    • 25/05: İstinye Salon & Yuno (İstinyepark Performans ve Eğlence Merkezi) / Milliyet Mimarlık
    • 25/05: İstinye Salon & Yuno (İstinyepark Performans ve Eğlence Merkezi) / Yapı Dergisi
    • 25/05: Ustalar Eskiz Sergisi / Sergi / Bahçeşehir Üniversitesi
    • 25/05: Kampüs Edirne: Göçebe Yaşam Alanları / Atölye / Trakya Üniversitesi
  • Arşivler

    • Mayıs 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Mayıs 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Mayıs 2023
    • Mart 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Ekim 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Aralık 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Mayıs 2021
    • Mart 2021
    • Aralık 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ağustos 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Ocak 2019
    • Ekim 2018
    • Haziran 2018
    • Şubat 2018
    • Haziran 2017
    • Mayıs 2017
    • Aralık 2016
    • Eylül 2016
    • Ağustos 2016
    • Haziran 2016
    • Mayıs 2016
    • Şubat 2016
    • Aralık 2015
    • Kasım 2015
    • Ekim 2015
    • Eylül 2015
    • Ağustos 2015
    • Temmuz 2015
    • Haziran 2015
    • Nisan 2015
    • Mart 2015
    • Şubat 2015
    • Aralık 2014
    • Kasım 2014
    • Ekim 2014
    • Eylül 2014
    • Ağustos 2014
    • Mayıs 2014
    • Nisan 2014
    • Mart 2014
    • Şubat 2014
    • Ocak 2014
    • Aralık 2013
    • Kasım 2013
    • Eylül 2013
    • Temmuz 2013
    • Haziran 2013
    • Nisan 2013
    • Şubat 2013
    • Aralık 2012
    • Kasım 2012
    • Ağustos 2012
    • Aralık 2011
    • Kasım 2011
    • Ekim 2011
    • Eylül 2011
    • Ağustos 2011
    • Temmuz 2011
  • Kategoriler

    • 'arkitera/diyalog' tartışmaları
    • 'ortaya' tartışmaları
    • akademik
    • basılı medya
    • dijital medya
    • güncel / etkinlik
    • hakkındaki yazılar
    • jüri üyelikleri
    • kitap
    • konuşmaları
    • ödül
    • proje
    • sergi
    • söyleşi
    • tez
    • Tv-video-yayın
    • unused
    • ve diğerleri
    • verdiği eğitimler
    • yayınlanmamış
    • yazıları
  • Meta

    • Giriş
    • Yazı beslemesi
    • Yorum beslemesi
    • WordPress.org
ddrlp
Rethinking Architecture

This site uses cookies. By continuing to browse the site, you are agreeing to our use of cookies.
OK Learn More